Yıllık İzin Sorunsalında Hemşireye Kınama Cezasına Mahkemeden İptal !
Konya ili Ereğli ilçesinde görev yapan bir hemşire ‘’devretmeyecek yıllık izinlerinin’’ kullandırılması talebiyle idareye başvuruda bulunmuş; idarece bu talep reddedilmiştir.
Hemşire, idarenin ‘’ret kararına’’ karşı başvurulabilecek herhangi bir hukuki yol olup olmadığı noktasında yardım almak amacıyla, idare ile arasında geçen yazışmaları birtakım dernek ve sendikalar ile paylaşmıştır.
Daha sonrasında üyemizin paylaştığı bu yazışmalar, kendisinin bilgisi olmaksızın bazı sitelerde ‘’haber’’ yapılmıştır.Bu olay üzerine idare, hukuka ve mevzuata aykırı şekilde ‘’objektif olmaktan uzak’’ tamamıyla ‘’subjektif’’ ve ‘’kişisel hislere dayalı olarak’’ hemşireye ‘’kınama disiplin’’ cezası verilmesine karar vermiştir.
Genel Sağlık-İş üyesi hemşire ‘’bireysel olarak’’ başlattığı dava sürecinde Konya İdare Mahkemesi, üyenin ilgili haberin bilgisi dışında yapıldığı; yazışmaların yalnızca ‘’bilgi almak maksadıyla birtakım sendika ve sivil toplum kuruluşları ile paylaşıldığı’’ şeklindeki savunmasına karşın ‘’iptal talebini’’ reddetmiştir.
Genel Sağlık-İş Hukuk Müşavirliğinin konuya müdahil olmasının ardından ilgili disiplin cezası, ‘’Cezaların Şahsiliği’’ ilkesine aykırı olduğu sebepleriyle ‘’İstinaf Kanun Yoluna’’ taşımıştır.
Konya Bölge İdare Mahkemesi, ‘’… Disiplin cezaları, kamu görevlilerinin mevzuata, çalışma düzenine, hizmetin gereklerine aykırı fiillerine karşı düzenlenen idari yaptırımlardır. Kamu hizmetlerinden sürekli uzaklaştırılabilmek gibi ağır sonuçlara neden olabilen disiplin cezaları, ağırlığı ve önemi sebebiyle Anayasanın 38. maddesindeki suç ve cezalara ilişkin kurallara tabi tutulmuşlardır.
“Uyuşmazlıkta, davacıya, yıllık izin talebi ilgili kendisince verilen dilekçe ile kendisine idare tarafından tebliğ edilmiş cevabı, hukuki destek almak amacıyla da olsa sivil toplum kuruluşları ve sendikalara göndererek sosyal medyada yayılmasına sebep olduğundan bahisle disiplin cezası verilmişse de, dosya kapsamında davacı tarafından hukuki yardım amacıyla söz konusu belgelerin sivil toplum kuruluşları ve sendikalara gönderilmesi haricinde basına, haber ajanslarına veya radyo ve televizyon kurumlarına bilgi ve demeç verdiğine ilişkin bilgi ve belge bulunmaması karşısında, davacının bu eyleminin, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 125/B-(m) maddesi yer verilen “Yetkili olmadığı halde basına, haber ajanslarına veya radyo ve televizyon kurumlarına bilgi veya demeç vermek” şeklindeki tanıma uymadığı, diğer bir ifadeyle belirtilen fiilin anılan suç tipine dolayısıyla da tipiklikilkesine aykırı olduğu ve bu nedenle davacının, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 125. maddesinin B bendinin (m) alt bendi uyarınca kınama cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık, aksi yöndeki Mahkeme kararında ise hukuki isabet bulunmamaktadır.’’ denilerek İstinaf Başvurularımızın KABULÜNE ve ‘’Kınama Disiplin Cezası işleminin’’ ‘’İPTALİNE’’ karar vermiştir.
Kararı Değerlendiren Sendika Genel Sağlık-İş Genel Başkanı Derya Uğur, ‘’Hak Arama Hürriyeti’’ Anayasa Mahkemesince: ‘’ … toplumsal barışı güçlendiren dayanaklardan biri olmakla birlikte bireyin adaleti bulma, hakkı olanı elde etme ve haksızlığı giderme uğraşının uygar yöntemidir. … insan varlığını soyut ve somut değerleriyle koruyup geliştirmek amacıyla hukuksal olanakları kapsamlı biçimde sağlama, bu konuda tüm yollardan yararlanma hakkını içeren, hukuk devletinin başlıca ölçütlerinden, demokrasinin en çağdaş gereklerinden, vazgeçilmez koşullarından biri’’ olarak tanımlanmaktadır. Anayasa mahkemesinin bu tanımı göz önünde bulundurulduğunda, sadece sağlık çalışanlarının değil; tüm vatandaşların ‘’Hak arama hürriyeti kapsamında’’ sivil toplum kuruluşlarının sağladığı yardımlardan faydalanma hakkı olduğu hususu tartışma dışıdır.
Konya Bölge İdare Mahkemesi ise vermiş olduğu kararıyla, yine sadece sağlık çalışanlarının değil, tüm vatandaşlarımızın Anayasa’nın 36. Maddesiyle güvence altına alınan ‘’Hak arama hürriyetini’’ ve demokratik toplumların vazgeçilmezi olan ‘’Sivil Toplum Kuruluşu Kurma ve Yararlanma’’ haklarını güvence altına almış; ‘’hak ve özgürlüklerin kullanılmasının ‘’kişilere kusur olarak yüklenemeyeceğini’’ karara bağlamıştır. ‘’ şeklinde konuştu.