Tasarruf Kararı Sağlıkçı Atamaları Konusunda Endişe Yarattı !
Türk Hemşireler Derneği (THD) Başkanı Azize Atlı Özbaş, Polatlı Postası’na yaptığı açıklamada, hemşirelerin bu tedbirlerden muaf tutulması gerektiğini vurguladı.
Sağlık Bakanı Dr. Fahrettin Koca ise Hemşireler Haftası‘nda 17 bin hemşire ve ebe ataması yapıldığını ve bu sayının artırılacağını belirtmişti. Hemşire meslek örgütleri, tasarruf tedbirlerinin hemşire atamalarını olumsuz etkilememesi gerektiğini savunuyor.
Hemşire Atamalarında Tasarruf Tedbirlerine Tepki
Polatlı Postası, hemşire göçü konusunu ele aldığı haberinde, THD Başkanı Doç. Dr. Azize Atlı Özbaş ile görüştü. Başkan Özbaş ve dernek üyesi meslektaşları, Hemşireler Haftası’nda Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) hemşire göçüne dikkat çekmişti. Türkiye’nin gelişmiş ülkelerin hemşire açığını kapatan tedarikçi bir ülke konumuna gelme noktasında olduğuna dikkat çeken THD Başkanı Özbaş, TBMM’den, Sağlık Bakanlığı’na yaptığı ‘hemşireler göç yolunda, önlem alınsın’ sözlerini yineledi. Hemşire atamalarının kamuda tasarruf tedbirleri dışında tutulması çağrısı yaptı.
Türkiye’nin hemşire açığı meselesi, hemşire göçü hız kesmez ise nasıl kapanacak? Atama bekleyen hemşirelik fakültesi mezunu sayımız kaç? Hemşireler neden göç ediyor? Göç eden hemşireler mutlu mu? Göç etmeyenlerin talepleri neler? Bu ve daha birçok konuda THD Azize Atlı Özbaş, Polatlı Postası’na özel açıklamalarda bulundu.
Her yıl 12-18 Mayıs’ta hemşirelerin sorunları Hemşireler Haftası kapsamında gündeme geliyor. Bu yıl da 12 Mayıs’ta THD, TBMM’den Sağlık Bakanlığı’na sesini duyurmaya çalıştı. “Hemşireler Göç Ediyor! Türkiye gelişmiş ülkelerin hemşire tedarik ettiği bir ülke haline geldi” çağrısında bulunarak, sorunların çözümü için taleplerini dile getirdi. THD Başkanı Azize Atlı Özbaş ile hemşirelerin sorunlarını, 12 Mayıs’ta neden TBMM’den mesaj verdiklerini, Sağlık Bakanlığı’ndan taleplerini konuştuk.
THD Başkanı Özbaş, “Bu yıl 12 Mayıs Hemşireler Günü’nde TBMM’den yetkililere seslendik. Ve hemşire göçüne dikkat çektik. Çünkü hemşire sayısında ciddi bir açık olduğu biliniyor.100 binden fazla atanamayan hemşiremiz var. Kamuya atamalar az, özel sektörde de çalışma koşulları ve ücretler çok düşük. Hemşireler dört yıllık fakültelerden mezun olduktan sonra düşük ücretler ve ağır çalışma koşullarında çalışmak istemiyor. Kamuya atamalarda da kısıtlama olunca tek çare göç oluyor” dedi. Kamuda tasarruf tedbirlerinin gündemde olduğu şu günlerde ülkedeki hemşire açığına rağmen hemşire atamalarında da tasarrufa gidilmemesi gerektiğine işaret eden THD Başkanı Özbaş şunları söyledi: “Sağlık Bakanı Dr. Fahrettin Koca’nın, diğer sağlık çalışanlarının alanını genişletme ve kliniklerde hemşirelere tanınan görev, yetki ve sorumluluklarda çalıştırılması gibi bir süreç söz konusuydu. Tabii ki bunu açık bir şekilde söylemedi ama sağlık çalışanlarının hepsinin aldığı mesaj o yönde oldu. Diğer sağlık çalışanları, kliniklerde çalışacaklar ama başlarında hemşire olacak denildi. Ameliyathanede çalışması için eğittiğiniz çalışanı, hasta bakımından sorumlu tutuyorsunuz. Bu durum hem eğitimini almadığı işi yapmak zorunda bırakılan teknisyen, tekniker grubundaki çalışma arkadaşlarımız için hem de biz hemşireler için kabul edilebilir bir durum değildi.
Bu açıklamalar da hemşire bulamamayla ilişkilendirildi. Özel hastanelerde bu uygulamanın yapılacağı dile getirildi gerekçe olarak da hemşire bulamıyoruz denildi. O dönemde biz Özel Hastaneler ve Sağlık Kuruluşları Derneği ile de görüşme gerçekleştirdik. Hemşire bulamamaktan yakındılar ama tabii ki hemşire bulamamasının nedenleri, hemşirelere sundukları düşük ücretler ve özlük hakları ile ilgili eksikliklerdi. Atanamayan hemşireler özel sektörde, asgari ücrete yakın ücretle çalışmak istemediği için yaşanan bir sorun bu. Çünkü özel hastaneler genellikle büyükşehirlerde çoğunlukta ve bu şehirlerde de asgari ücretle geçinmek, ev kiralamak mümkün değil.”
THD Başkanı Azize Atlı Özbaş ile röportajımızın ana konusu ‘hemşire göçü’ oldu. Türkiye’deki çalışma koşullarıyla geçinemeyen hemşireler göç yolunda… Bu durumu Başkan Özbaş şöyle açıkladı: “Meslektaşlarımız göç etmeyi tercih ediyorlar ve birkaç yıldır göçle de ilgili ciddi bir gündemimiz olduğunu anlatmaya çalışıyoruz. Dünya Sağlık Örgütü ile yakın işbirliği halinde çalışan ve aynı veri tabanlarını kullanan Uluslararası Hemşirelik Konseyi var. Uluslararası Hemşirelik Konseyi’nin yaptığı çalışmalarda, dünyada 30 milyon hemşire açığından bahsediyor. 2023 yılında yayınlanan bir rapor var. Amerika kökenli farklı ülkelerde eğitim gören hemşirelerin süreçlerini takip eden bir rapor. Bu raporda, ülkelere yapılan vize başvurularından elde ettikleri veriler yayınlandı.
Ve bu verilere baktığınız zaman da tedarikçi ülkeler dediğiniz yurtdışına hemşire gönderen ülkeler var. Ve hedef ülkeler dediğimiz gelişmiş ülkeler var. Bizim için de böyle üzücü olan bir şey biz bu tedarikçi ülkeler var. Ve bizim için üzücü olan şey, biz bu tedarik ülkelerden biri olmamızdır. Türkiye şu anda gelişmiş ülkelere hemşire tedarik eden bir ülke konumundadır. Ülkemizde hemşire açığı varken, meslektaşlarımız hemşire olarak atanmayı beklerken, özel hastaneler hemşire bulamıyor diye diğer sağlık çalışanlarına, hemşireliğin yolunun açılmasını kabul edemeyiz. Ve halk sağlığı için bu durumun ciddi bir risk olduğunu da belirtmek isteriz. Neyse ki Sağlık Bakanlığı bu uygulamayı geri çekti.
Böyle bir düzenlemelerinin olmadığını belirttiler. Bu durum geri çekilmiş olsa da başka bir gerçeği ortaya çıkardı. Türkiye’de hemşirelerin istihdamıyla ilgili ciddi bir problem var. Meslektaşlarımızdan çalışamayan, çalışmayı tercih edemeyen bir grup var. Çünkü aldıkları ücretle geçimlerini sağlamaları mümkün olmadığı için ailelerinin yanında kalıyorlar. Büyük şehirlere gidemiyorlar ve üretkenliğe katılamıyorlar. Ve dünya genelinde pek çok ülke hemşire açıklarını kapatmak için birbiriyle rekabet içinde. Kanada denklik işlemlerinin süresini kısalttı. Amerika ve Kanada başka ülkelerden, en fazla hemşire alan ülkeler arasında yer alıyor. Almanya da bunların içine giriyor. Ama çarpıcı olan konu şu, ‘hangi ülkede ne kadar hemşire var’ ile ilgili tabloya baktığınızda Türkiye zaten hemşire açığının derin olduğu ülkelerden biri durumunda.”
Hemşireler Haftası’nda pek çok ile gidip 7-8 kuruma ziyaretlerde bulunduğunu belirten Özbaş, “Meslektaşlarıma sizce en fazla hemşire açığı olan ülke hangisidir? diye sorduğumda akla ilk gelen ülke Almanya oluyor. Ama Almanya’da nüfusun hemşireye oranıyla, Türkiye’ye baktığımızda Almanya’da Türkiye’dekinden 4 kat fazla hemşire zaten var. Onlar bize göre 4 kat fazla hemşireyle çalışıp halen hemşire açığı olduğu için Türkiye’den hemşire götürmeyi planlıyorlarsa ve hemşire sorununu bu şekilde çözmeyi planlıyorlarsa biz ne yapacağız ülke olarak? Yani buradaki problem hemşire olmayanlara hemşire olarak çalıştırılmasıyla mı çözülecek? Ya da şu anda olduğu gibi 24 saat aralıksız çalışmalarla, haftada 40-48 saat olması gereken mesailerin 72 saate kadar çıktığı yoğun koşullarla mı çözülecek?” sorusunu yöneltti.
“Elimizdeki hemşireyi tutmamız gerekiyor” diyerek sözlerine devam eden Özbaş şöyle devam etti: “THD tarafından gerçekleştirilen ‘Hemşire Göç Eğilim Araştırması’ sonucunda 4 bin 500’e yakın hemşire ile görüşüldü ve göç eğilim oranı yüzde 76 olarak ortaya çıktı. Yurt dışına göç etmek isteyen hemşireler iyi hal belgesini Sağlık Bakanlığı’ndan alıyor ve Bakanlık bu verileri paylaşıma açmıyor. Bu nedenle de resmi kaynaklardan hemşire göçü konusunda veri alamıyoruz. Sağlık Bakanlığından bilgi alamıyoruz. Örneğin, EYT ile emekli olan meslektaşlarımız var.
Ben sayılarının da ciddi bir oranı olduğunu düşünüyorum. İyi çalışma koşulları olsaydı ve bu kişiler meslekte kalacak gücü kendilerinde bulabilselerdi bu ekonomik koşulda kimse emekli olmak istemezdi. Çünkü emeklilik maaşı da çok düşük. Hemşireler, asgari ücretin hemen hemen aynısı ya da birazcık üstünde emeklilik ücretiyle emekli oluyorlar. EYT’den emekli olan meslektaşlarımız var, kaybettiğimiz meslektaşlarımız var. Sağlık Bakanlığı’nın bir an önce bu sayıları açıklamasına talep ediyoruz. Ücretsiz izinde olan hemşirelerin de sayısına özen gösterilmesini bekliyoruz. Çünkü pek çok hemşirenin de belli bir yılı doldurduktan sonra ücretsiz izin hakkı oluyor.
Bu ücretsiz izinde ise yurt dışında iş bulma ve çalışma imkanını deneyimlemek için gittiklerini, aslında bir göçün öncüsü olarak orada olduklarını, eğer şartlar onlar için uygun olursa kalacaklarını biliyoruz. Emeklilikle ilgili kıdem tazminatlarını kaybetmemek için ücretsiz izin sürecinde yurt dışına gidiyorlar. Yakın zamanda Sağlık Bakanlığı’ndan toplam hemşire sayısıyla ilgili bir veri elde edebildik. Ve bu verilere bakınca da geçtiğimiz yıldaki verilere göre artıştan ziyade, hemşire sayımızda bir azalma olduğunu gözlemledik. Edindiğimiz verileri netleştirme noktasındayız. Netleşince kamuoyuyla paylaşacağız” dedi.
Hemşireler Haftası’nda TBMM’den seslerini duyurmaya çalıştıklarını söyleyen THD Başkanı Özbaş, “Sesimizin duyulmasını ve sorunların bir şekilde çözülmesini istiyoruz. Bir taraftan da hem halkımızın hem de karar vericilerin, toplum sağlığımızın karşı karşıya kaldığı riskin farkına varmasını bekliyoruz. Meclisteki açıklamamızın ardından bize bir geri dönüş yapılmadı. Biz yine de randevu taleplerimizi iletiyoruz. Cumhurbaşkanlığından da randevu istemiştik. Biz randevu istiyoruz ama ülkenin gündemi o kadar hızlı değişiyor ki bizim sorunlarımız görünür olamıyor.
Ancak biz de ‘geliyorum’ diyen ve daha sonra akut sorun haline gelebilecek bir soruna önceden dikkat çekmeye çalışıyoruz. Hemşire göçü konusunda bıçak kemiğe dayanmış durumda. Hastanelerdeki hemşirelerin fazla mesai saatlerine ve yaptıkları işe göre eleman sayısına baktığınızda ciddi bir kriz olduğunu görebilirsiniz. Olumsuz çalışma koşulları işten ayrılmaları, istifaları getiriyor. İşten ayrılma ve istifalar olumsuz çalışma koşullarını derinleştiriyor. Böyle birbirini besleyen bir sistem var. Bir an önce ciddi bir atamanın yapılması gerekiyor. Kamuda tasarruf dönemine gidildiği açıklandı. Sağlık hizmetiyle ilgili süreç nasıl ilerleyecek konusunda endişeliyiz. Kamunun istihdam anlayışıyla bizim taleplerimiz örtüşecek mi bilemiyoruz. Yapılan atamalar sahadaki yangına bir kova su dökebilecek mi? Zaman içinde göreceğiz gibi görünüyor” diye konuştu.
Türkiye’de günümüzde mevcut hastanelerdeki döngünün sağlanması ve toplum sağlığının korunması için birinci basamak sağlık hizmetlerinde aktif ve güçlü bir sistem oluşturulma amacı taşınıyorsa, atanacak hemşire sayısının burada büyük rol oynadığına dikkat çeken THD Başkanı Özbaş şunları kaydetti: “Şu an ülkemizde hemşire açığı büyük boyutlardadır.
Atanmamış bütün hemşireleri Sağlık Bakanlığı atasa en azından hastanelerdeki döngüyü sağlayabiliriz. Hemşire bulanamaz mı? Kesinlikle bulunur. Sağlık Bakanlığı yeter ki bir atama talebiyle çıksın ve maliyeden de bununla ilgili bir dönüş olsun. Sağlık Bakanlığı’nın bu konudaki çabasını da THD olarak şahidiz ancak maliyeden istedikleri hemşire sayısının en çok dörtte birini alabildiklerini de biliyoruz. Her ne kadar tasarruf tedbirlerinde hemşirelikle ilgili ya da sağlıkla ilgili kısıtlamaya gidilmeyecek dense de daha tasarruf tedbirleri ortaya çıkmadan önce istedikleri hemşirenin dörtte biri oranında hemşire atamasının yapılabildiğini de duyduk.
Zaten bir tasarruf uygulanıyor yani. Bu en başından beri bu şekilde işliyor. 100 binin üzerinde atanamayan hemşiremiz var. Hemşirelere iyi çalışma koşulları sağlanamadığında bu sefer gözünü yurt dışına dikmek zorunda kalıyor. Çünkü insanca yaşamak için yurt dışına bel bağlamaktan başka çaresi kalmıyor meslektaşlarımızın.”
Yurt dışına giden hemşirelerle de irtibat halinde olduklarını belirten Özbaş son olarak, “Örneğin; hemşirelerin Almanya’da çalışma tercihleri ülkenin sunduğu özgürlüklerle ilgili oluyor. Ancak bizim aldığımız eğitim çerçevesinden bakarsak Almanya’da bu anlamda bir mesleki tatmin sağlayacak bir iş tanımı yok. Almanya’da üniversite düzeyinde hemşirelik eğitimi de yok. Biz Türkiye’de, Amerika modeline göre eğitim alıyoruz. Akademik ilerlememiz, hemşirelik eğitim süreçlerimiz, eğitim içeriğimiz dünya standartlarındadır.
Gelişmiş ülkelerin standartlarında bir eğitim almaktayız. Onun için yurtdışına giden meslektaşlarımızın bazıları bazı ülkelerde hayal kırıklığı yaşayabiliyor. Her şeyin göründüğü kadar toz pembe olmadığını ve genellikle göç etmeden önceki gittiği ülkelerdeki yaşam koşullarında ve yaşam standartları, özlük hakları ile ilgili kayıplar olduğunu, özellikle istismarcı firmalar tarafından ciddi mağduriyetlerin yaşandığını biliyoruz. Örneğin Birleşik Krallık hemşire ithal ediyor ve bin hemşirenin Birleşik Krallık’ın ülke ekonomisine getirdiği kar 36 milyon pound. Yani şunu anlatmak niyetindeyim. En pahalı sistemlerden biri insan yetiştirmektir ve biz ülke olarak bu anlamda kan kaybediyoruz.
Bu ülkenin imkanlarıyla üniversiteyi bitirmiş, tecrübeli, deneyimli pek çok meslektaşımızı, insanımızı kaybediyoruz. Gelişmekte olan ülkelerin ya da düşük gelirli ülkelerin insan gücü kaynakları da gelişmiş ülkelere akıyor. Zengin ülkeler daha önce daha düşük gelirli ülkelerin madenlerini, tarih eserlerini alıyorlardı ve sömürüyorlardı. Şimdi artık eğitimli insanlarını, gençlerini alıyorlar. Bu noktada da ‘tedarikçi ülke’ gerçeği ortaya çıkıyor. Bir gidişat var ve biz de bu gidişata kendimizi kaptırmamak için uğraşıyoruz” şeklinde konuştu.
Kaynak: Polatlı Postası