Sağlık Personeli Eğitim ve Sağlık Bakanlığı Uzaktan Eğitim Sistemi

Psikiyatrik Aciller – Paramedik Ders Notları

Psikiyatrik rahatsızlıklar gerçek bir hastalık değildir.

Gerçek hastalıklar kalp krizi, KOAH, diyabet gibi hastalıklardır. Psikiyatrik rahatsızlığı olan insanlar sadece delidir!

Gerçekten böyle mi?

Önyargılar, Efsaneler

Psikiyatrik rahatsızlıklar gerçek bir hastalık değildir. Gerçek hastalıklar kalp krizi, KOAH, diyabet gibi hastalıklardır. Psikiyatrik rahatsızlığı olan insanlar sadece delidir!

BU YANLIŞTIR, DOĞRUSU:

Psikiyatrik rahatsızlıklar da kalp krizi, KOAH, diyabet gibi gerçek hastalıklardır. Yapılan araştırmalar, psikiyatrik rahatsızlıkların genetik ve biyolojik nedenleri olduğunu, etkili bir tedavi yöntemi ile tedavi edilebileceğini göstermektedir.

Depresyon, kişinin karakterindeki zayıflık veya kişiliğindeki kusurların bir sonucudur! Tedavi edilmesine gerek yoktur.

BU YANLIŞTIR, DOĞRUSU:

Depresyon sadece kişinin baş etme becerilerindeki yetersizlikten kaynaklanmamaktadır. Aynı zamanda beyin yapısındaki kimyasal değişiklikler ve çevresel faktörlerden de kaynaklanmaktadır. İlaçla veya psikoterapi ile tedavi edilmelidir.

Kişinin psikiyatrik bir rahatsızlığı varsa, bu durumu yok sayarak üstesinden gelebilir!

BU YANLIŞTIR, DOĞRUSU:

Psikiyatrik rahatsızlıklar yok sayılamaz. Yok sayarak sorunu çözemezsiniz.

Psikiyatrik Aciller Nedir?

Psikiyatrik aciller; düşünce, duygu ve davranış alanlarının bir ya da birkaçında ortaya çıkan belirtilerin, hasta veya diğer insanlar için tehdit oluşturduğu ve acil psikiyatrik yardım gerektirdiği durumlar olarak tanımlanır.

KAYNAĞI

Psikiyatrik aciller; birçok kronik ruhsal hastalık, psiko-sosyal stres etmenleri ve olumsuz yaşam olaylarından kaynaklanabildiği gibi, zehirlenmeler, madde kullanımı, ilaç yan etkileri sonrasında da gelişebilmektedir.

Hastane öncesi ASH’de psikiyatrik vakalar çoğunlukla; alkol intoksikasyonu, ajitasyon ve intihar girişimleri gibi psikiyatrik aciller oluşturmaktadır.

Psikiyatrik Bozuklukların Nedenleri

Genellikle:

Biyolojik ve Organik nedenler

Gelişimsel faktörler

Psikolojik nedenler

Duygusal uyaranlar

Sosyal kültürel etkenler gibi birçok nedenin karmaşık etkileşimi sonucunda meydana gelirler.­­­­­­­­­­­­­­­­­­­­­

Psikiyatrik Bozuklukların Nedenleri

Biyolojik veya Organik Nedenler

Kendini psikiyatrik semptomlarla gösteren birçok hastalığın temelinde fiziksel hastalıklar yatmaktadır.

Diyabet, inme, enfeksiyon, kafa travması, alkol, tümör ve ilaçlar birçok davranışsal bozukluklara neden olabilir.

Davranışsal bir bozuklukla karşılaşıldığı zaman, acil olarak tedavi edilmesi gereken altta yatan organik bir sebep olup olmadığı araştırılmalıdır.

Alkol veya ilaç en sık karşılaşılan organik nedenlerdir.

Bunun yanında sıkça karşılaşılan bir diğer neden de, deliryum ve demans gibi semptomlarla beraber görülen organik beyin sendromudur.

Psikososyal Nedenler

Sağlıklı bireyler de stres yaratabilen psikososyal olaylara karşı uygunsuz tepkiler geliştirebilirler.

Kişinin yaşadığı olumsuz psikososyal olaylar karşısında izlenecek yol; sorunla mücadele edip üstesinden gelebilmek için çaba sarf etmek ve/veya sıkıntı yaratan durumdan uzaklaşması için girişimde bulunmaktır.

Sosyokültürel Nedenler

İnsanların yaşadığı sosyal ve kültürel ortam, kişileri davranışsal ve ruhsal olarak etkileyebilmektedir. Örneğin; fiziksel, cinsel ve ırksal saldırılar ya da sevilen birinin ölümünün etkileri bireyin davranışlarında önemli değişikliklere neden olabilmektedir.

PSİKİYATRİK HASTALARA GENEL YAKLAŞIM

Travması olan veya akut bir hastalığı olan hastanın değerlendirmesini yaparken vital fonksiyonlarının değerlendirilmesinde öncelikle kullandığımız tanısal ekipmanlar vardır.

Psikiyatrik hastanın değerlendirilmesinde tanısal ekipman sağlık çalışanının kendisidir.

Başkasının düşünce işleyişini değerlendirmek için, kendi düşüncelerinizi,

Algılarını test edebilmek için, kendi algılarınızı,

Duygularını ölçebilmek için, kendi duygularınızı kullanmalısınız ve bu pratik gerektirir.

Maalesef birçok acil çalışanı duygularını bu şekilde kullanmaya alışık değildir.

Örneğin: Birisi sizi çok sinirlendiriyorsa, sizin normal tepkiniz ona öfkelenmektir.

Ancak psikiyatrik hastaların muayenesini yürütürken böyle bir tepki vermemeliyiz!

Şöyle düşünmek daha yararlı olacaktır:

‘Bu adam beni sinir ediyor, ama bu adam psikiyatrik bir hasta. Psikiyatrik hastalar, insanlara tepkilerini genelde böyle gösterirler’

Hastayla konuştuğunuz zaman sesiniz ve konuşma tarzınız hastanın durumuna iyi yada kötü etki edecektir.

Hastanın sadece dinlenmesi bile, durumu tanımlayıp problemin azaltılmasına yol açacaktır.

Hastanın genel durumu ve psikiyatrik problemin doğası, sizin hastayı ne kadar değerlendirebileceğinizi belirler.

Huzursuz hasta, kendisine dokunulmasını istemeyebilir. Hastanın kanaması, bilincinde kötüleşme gibi tıbbi bir neden yoksa buna saygı göstermelisiniz.

Hastaya dikkatli yaklaşın!

Duruşuna, kıyafetlerine, ortamda silah olarak kullanabileceği eşyalar var mı yok mu?

Eğer durumu güvenli bir şekilde kontrol altına alamayacağınızı düşünüyorsanız YARDIM ÇAĞIRIN!

GENEL PRENSİPLER

Olabildiğince sakin ve açık olun.

Huzursuz hastalar sıklıkla korkmuş ve otokontrolünü kaybetmiş durumdadırlar.

Sizin davranışınız, hastanın kontrolünü ele alabileceğine olan güveninizi göstermelidir.

Zaten görüşmenin amacı da hastanın otokontrolünün yeniden sağlanmasıdır.

Sizin panik ve güçsüz duruşunuz, hastanın kaygısını artıracaktır.

Rahatsız edici kişileri görüşmeden uzaklaştırın.

Birçok görüşmeyi seyirciler ve akrabalar olmadan yapmalısınız.

Akrabaları uzaklaştırın. Diğer ekip arkadaşınız, onlardan başka bir odada bilgi alsın.

Bazı hastalar ise yanında bir yakını olmadığında, korkuya kapılabilir.

Böyle durumlarda hastayı sakinleştirebilecek veya hastanın istediği birini yanınızda bulundurun.

Hasta ile görüşme yaparken oturun.

Hastayla 45 derecelik açıyla görüşün. Böylelikle hastanın kişisel alanına girmemiş olursunuz.

Yargılayıcı olmayan bir tutum sergileyin.

Hastayı suçlamayın, eleştirmeyin.

Dürüst bir güven ortamı sağlayın.

Destekleyici, doğru bilgiler verin: Birçok insan sizin olduğunuz gibi umutsuz dönemler geçiriyor, fakat günümüzde bu duyguların etkili tedavileri mevcut.

Aşırı güven vermekten kaçının.

‘Her şey yoluna girecek’ gibi ifadelerden kaçının. Bu sözler hastaya, sizin durumun ne kadar kötü olduğunu anlamadığınızı düşündürecektir.

Hasta hikayesini bitirdikten ve siz değerlendirmenizi yaptıktan sonra eylem planı oluşturun.

Bu, hastaya yardım etmek amaçlı bir şeyler yapıldığı hissini verecektir.

Huzursuzluğu azalacaktır.

Kriz durumundaki insanlar yönlendirmeye ihtiyaç duyarlar.

‘Hastaneye gitmek istiyor musun?’ sorusu yerine ‘Bence hastaneye gitmen önemli. Orada sana yardım edecek doktorlar var’ demelisiniz.

Hastanın seçim yapmasına izin verin.

Örneğin: Hastaya, ambulansa sedye ile mi gitmek istediğini veya yürümek mi istediğini sorun.

Motor aktiviteye teşvik edin.

Hastayı hareket ettirmek anksiyetesini azaltabilir. Hasta yanına bir şeyler almak istiyorsa bırakın alsın. Hazırlanması için zaman verin.

Her zaman hastayla birlikte kalın. Yanından ayrılmayın.

Hastanının tüm ilaçlarını hastaneye götürün.

Denemeden bir hastayla konuşmanın imkansız olduğunu düşünmeyin.

Hasta sakince oturup sizin varlığınızın farkında değilmiş gibi gözükse de söylediğiniz her şeyi dinlediğini unutmayın!

Kaynaklar:

Gostak, Habip ve Kaplan, Sinan: Yaşam Desteği, Google e-Kitaplar, Dijital Kitap

Yavuz, Süleyman ve Yavuz, Gülşah: Paramedik ve Hastane Öncesi Acil Tıp, Ankara Nobel Kitabevleri.

kaynak: habipgostak.blogspot.com

0 0 oylar
İçeriği Puanla
Abone Ol Bildirim Al
Bildir
guest

0 Yorumlar
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Satır İçi Geri Bildirimler
Tüm yorumları görüntüle

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
0
Düşünceleriniz Bizim İçin Önemli, lütfen yorum yazın..x

Reklam Engelleyici Algılandı!!!

Reklam engelleyici kullanıyorsanız kapatmalısınız..