Hekim Sen’in yayınladığı içerikte; İstanbul İli, Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi’nde diş hekimi olarak görev yapmakta iken hakkında başlatılan soruşturma sonucunda ‘Uyarma’ cezası verilen üyemizin söz konusu eylem tarihi itibariyle acil hastaların herhangi bir şekilde mağdur edilmediği, haksız ve hukuka aykırı olduğu iptali ve öncelikle yürütmenin durdurulması istediğimiz davada, mahkeme verilen cezanın iptaline karar verdi.
Hekim Sen: ” İstanbul İli, Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi’nde diş hekimi olarak görev yapmakta iken hakkında başlatılan soruşturma sonucunda “SABİM başvurularında bulunan hastaların muayene ve tedavilerinin yapılmadığı, aciliyet durumu değerlendirme veya hastanın aciliyet durumunun değerlendirilmesi amaçlı yönlendirme yapılmadığı ve hasta mağduriyetine sebebiyet verildiğinin” tespit edildiğinden bahisle 657 sayılı Kanun’un 125. maddesinin (A) bendinin (a) fıkrası uyarınca ‘Uyarma’ cezası ile tecziye edilmesine ilişkin tesis edilen İstanbul Valiliği İl Sağlık Müdürlüğü Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi’nin 23 Mayıs 2022 tarihli işleminin; davacının söz konusu eylem tarihinde iş bırakmasının üye olduğu sendikanın özlük ve parasal haklarının iyileştirilmesi amacıyla almış olduğu karara istinaden olduğu ve sendikal faaliyet kapsamında bulunduğu, söz konusu eylem tarihi itibariyle acil hastaların herhangi bir şekilde mağdur edilmediği, haksız ve hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek iptali ve öncelikle yürütmenin durdurulmasını istedik.”
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası uyarınca tüm vatandaşların sağlık hakkına sahip olduğu ve bu hakkın sendikal faaliyet gerekçe gösterilerek kısıtlanamayacağı, kamuda görev yapan memurlara toplu sözleşme hakkı verilmekle birlikte grev hakkının verilmediği, davacının üye olduğu sendika tarafından alınan karara istinaden iş bırakması sonucunda bakmakla yükümlü olduğu hastaların mağdur olduğu, tesis edilen dava konusu işlemin hukuka uygun olduğu ileri sürülerek davanın reddinin gerektiği idare tarafından savunulmuştu.
Ancak; Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Sendika Kurma Hakkı” başlıklı 51. maddesinde; “Çalışanlar ve işverenler, üyelerinin çalışma ilişkilerinde, ekonomik ve sosyal hak ve menfaatlerini korumak ve geliştirmek için önceden izin almaksızın sendikalar ve üst kuruluşlar kurma, bunlara serbestçe üye olma ve üyelikten serbestçe çekilme haklarına sahiptir. Hiç kimse bir sendikaya üye olmaya ya da üyelikten ayrılmaya zorlanamaz. Sendika kurma hakkı ancak, millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlâk ile başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması sebepleriyle ve kanunla sınırlanabilir.” hükmüne yer verilmiştir.
“Sağlık Hizmetleri ve Çevrenin Korunması” başlıklı 56. maddesinde; “Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir. Devlet, herkesin hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamak; insan ve madde gücünde tasarruf ve verimi artırarak, işbirliğini gerçekleştirmek amacıyla sağlık kuruluşlarını tek elden planlayıp hizmet vermesini düzenler. Devlet, bu görevini kamu ve özel kesimlerdeki sağlık ve sosyal kurumlarından yararlanarak, onları denetleyerek yerine getirir. Sağlık hizmetlerinin yaygın bir şekilde yerine getirilmesi için kanunla genel sağlık sigortası kurulabilir.” hükmüne yer verilmiştir.
Kamu görevlileri sendikaları söz konusu olduğunda 25 Haziran 2001 tarihli ve 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu‘nun 19. maddesinde belirtilen faaliyetlerin bu sendikaların asli faaliyetlerinden olduğu kabul edilmelidir. Çalışma koşulları, yükümlülükleri, iş güvenlikleri ile sağlık koşullarının geliştirilmesi konularında görüş bildirmek, işverenlerle bu konularda ortak çalışmalar yürütmek, üyelerin mesleki yeterliliklerinin artırılması ve sorunlarının çözülmesi ile sendikal faaliyetlerinin geliştirilmesine yönelik kurs, seminer ve sosyal amaçlı toplantılar düzenlemek, üyelerin ortak ekonomik ve sosyal hak ve menfaatlerini ilgilendiren konularda yetkili makamlara sunmak üzere çalışmalar yapmak ve üyelerine hukuki destek vermek gibi faaliyetler sendikal faaliyetlerin çekirdek alanında kalan faaliyetler arasında sayılabilir. Uluslararası hukukta da sendika üyelerinin ekonomik ve sosyal menfaatlerini koruma amacının her zaman öne çıkan asli amaçlardan olduğu görülmektedir.
Sendikaların amacı; üyelerinin ortak iktisadi, toplumsal, mesleki hak ve menfaatleri ile iş ve çalışma şartlarını korumak ve geliştirmektir. Sendikaların belirtilen bu amaçlar doğrultusunda gerekli yasal ve idari düzenlemelerin yapılması için toplumun söz konusu haklar konusunda bilinçlendirilmesi, kamuoyunun dikkatinin çekilmesi ve desteğinin alınması suretiyle yetkili merciler üzerinde baskı kurmaya yönelik her türlü meşru vasıta ve yollara başvurmaları demokratik toplum düzeninin bir gereğidir. Ancak, aynı demokratik toplum düzeni içinde yaşayan farklı toplum kesimlerinin hak ve özgürlüklerinin korunması, toplum kesimleri arasındaki menfaat dengesinin adil bir şekilde sağlanması, ulusal güvenliğin, kamu emniyetinin korunması, kamu düzeninin sağlanması ve suç işlenmesinin önlenmesi ya da toplum sağlığının veya ahlakının korunması maksatlarıyla sendikal faaliyetlere yasalarla bir takım sınırlandırmalar getirilebileceği gibi, sendikaların da bu hususları gözeterek, gerçekleştirmeye çalıştıkları amaçla orantılı ve ölçülü olan vasıta ve yollara başvurmaları yine demokratik toplum düzeninin bir gereğidir.
Uyarma cezası verilen üyemize mahkeme tarafından; bakılan uyuşmazlıkta, ilgili mevzuat uyarınca kamu görevlilerine ekonomik ve sosyal hak ve menfaatlerini korumak ve geliştirmek için önceden izin alınmaksızın sendika kurma ve sendikaya üye olma hakkının getirildiği, davacının da üyesi olduğu sendika tarafından alınan 2 Ocak 2022 tarih ve 15 sayılı karar ile sağlık çalışanlarının özlük hakları ile çalışma koşullarının iyileştirilmesine ilişkin taleplerinin uzun uğraşlara rağmen yetkili mercilerce dinlenmediği gerekçesiyle uyarı mahiyetinde 21 Ocak 2022 tarihinde tam gün iş bırakma eylemi yapılmasına ilişkin karar alındığı, anılan kararda ayrıca acil hastalar ile mahiyeti itibariyle acil müdahale gerektiren birimler hariç olmak üzere diğer tüm birimlerin dahil olduğuna da karar verildiği, bu haliyle Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ile güvence altına alınan sendikal faaliyete ilişkin hakkın ilgili sendika tarafından üyelerinin özlük hakları ile çalışma koşullarına yönelik ve bir gün ile sınırlı olması, ayrıca hastaların sağlık haklarına da engel olmayacak tedbirler alınması nedeniyle orantılı ve yerinde kullanıldığı dikkate alındığında, davacının üyesi olduğu sendika tarafından özlük haklarına ve çalışma koşullarına yönelik almış olduğu karara katılması nedeniyle bir gün süreli iş bırakma eyleminin verilen emir ve görevlerin tam ve zamanında yapılmasında ve görev mahallinde kurumlarca belirlenen usul ve esasların yerine getirilmesinde kayıtsızlık göstermek olarak nitelendirilemeyeceği anlaşıldığından, davacının üyesi olduğu sendika tarafından alınan karara istinaden iş bırakması nedeniyle disiplin cezası ile tecziye edilmesine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.