Defibrilatör, Defibrilasyon ve Önemi
Kalbin normal elektriksel aktivitesi bozulduğunda diğer uyarı odakları çalışmalarına devam ederek depolarizasyonu sağlamaya çalışırlar.
Fakat bazı durumlarda uyarılar çıkmasına rağmen yeterli depolarizasyon sağlanamadığından vücudun ihtiyacı olan kan dolaşımı yapılamaz.
Titreşim halinde özellikle ventriküllerde devam eden bu uyarı oluşumları, tedavi edilmediği takdirde bir süre sonra sonlanarak, ölüm gerçekleşir.
Öldürücü (VF, nabızsız VT) aritmilerinin sonlandırılarak, kalbin normal elektriksel aktivitesine dönmesini sağlamak amacıyla göğüs kafesine ve kalbe uygun miktarda elektrik akımı verilmesi işlemi defibrilasyon, defibrilasyondan daha düşük bir elektrik akımıyla, anstabil belirti ve bulguları olan kardiyak aritmilerin (AF, Af, Nabızlı VT) sonlandırılması işlemi kardiyoversiyon’dur.
Bu iki işlemde kullanılan cihazlara defibrilatör(elektro şok cihazı) denir.
Defibrilasyon; kalpteki düzensiz titreşimleri sonlandırarak kalbin düzenli bir şekilde çalışmasını sağlamaya yönelik hayat kurtarıcı bir işlemdir.
CPR esnasında mutlaka defibrilatör temin edilerek, hasta/yaralı biran önce defibrilatöre bağlanmalıdır.
Çünkü:
- Ani gelişen kardiyak arrestlerde en sık görülen ritim VF’dir. VF tedavi edilmediğinde asistol ritmine döner. VF’nin etkin tedavisi ise; etkili defibrilasyondur.
- Kaybedilen zaman defibrilasyonun başarı oranını hızla azaltır.
- VF/nabızsız VT ritimlerinde 20-30 saniye içerisinde uygulanan defibrilasyon %100’e yakın sinüs ritmine çevirir.
- Geçen her 1 dakika, başarı oranını %10 azaltır.
- 10 dakikalık gecikmede yaşam şansı %0’dır.
- Defibrilasyon gereken durumlarda, defibrilasyondan önce geçen her saniye kalp kasında geri dönüşümsüz hasardır.
kaynak: habipgostak.blogspot.com