Bir Sağlık Ocağı Doktorunun Hikayesi ‘Kurtalan’da Doktor Olmak’
Kurtalan’da 1965-1968 yılları arasında Sağlık Ocağı Doktoru olarak görev yapmış idealist Tıbbiyeli Bir Sağlık Ocağı Doktorunun Hikayesini Anlatan ‘Kurtalan’da Doktor Olmak’ kitabını inceliyoruz..
Hikayemiz böyle başlıyor…..
Trenden Kurtalan’a inince büyük bir şaşkınlık yaşayan yazarı, ilk olarak babam merhum Mehmet Bora’nın eski iş ortağı olan rahmetli meşhur İmdat (Alplaçin) inerken karşılıyor. Doktor olduğunu öğrenince, kendisini otele götürüp (bu otel büyük ihtimalle Siti Bacı Otelidir), bir odaya yerleştiriyor.
Yazar, Rahmetli İmdat Amca’nın içten yaklaşımına hayran kalıyor ve bunu sürekli vurguluyor. Daha sonra görevine başlayıp, bir sonraki yıl, halkın kendisinden çok memnun olmasından dolayı, Türkiye’de yılın doktoru seçildiğini de ekliyor. Kurtalan’da bulunan ekmek fırınını Karadeniz Hemşin’den bir fırıncı ustasının işlettiğini, ilçede istediğiniz herşeyi bulabileceğiniz en büyük dükkanın sahibinin ise dönemin (1965) Belediye Başkanı olan rahmetli Suat Özel olduğunu, sinemayı da yine Belediye Başkanı’nın işlettiğini, ilçede Singer dikiş makinaları bayisi bulunduğunu, bayi sahibinin Nezir (Batur) isimli bir genç olduğunu, Nezir’in aynı zamanda dergi-kitap-gazete de sattığını ve bu sebeble Nezir ile iyi bir dostluk kurduğunu da anlatıyor yazar…
Akşamları, bizlere Şehir Kulübü olarak anlatılan ama yazarın “lokal” olarak tasvir ettiği yerde, yine yazarın anlatımıyla “tüm büyüklerin” toplandığı saatlerde yemeklerin yendiğini, daha sonra tavla ve kağıt oynandığını, içkilerin içildiğini, ilerleyen saatlerde türkülerin söylendiğini yine yazardan öğreniyoruz. Yazar kendisinin de her gece, meşhur Azeri Türküsü “Yalgızam Yalgız”ı seslendirdiğini ekliyor. Dönemin mülki idare amirleriyle olan hatıralarını da eklediği anılarında, eşiyle beraber gittiği sinemada, herkesin “ilginç” bir yemiş olan “BITTIM” çitlediğini de belirtiyor. O dönemin ağır şartlarında, halkın ilaç bulmada yaşadığı zorluklara da değinen yazar, içinde var olan insan sevgisi ve yardımlaşma duygusunun kendisine güç verdiğini, böylelikle zorlukların üstesinden halkla beraber geldiğini anlatıyor anılarının bitiminde…
Ve yine bu makûs talihin bitmesi gerektiğini, insanlarımızın çok daha kaliteli bir hayata layık olduklarını özellikle yazıyır. Hastalarının çoğunun Türkçe bilmediğini, sağlık ocağı şoförünün aynı zamanda kendilerine tercümanlık yaptığını, Garzan Petrol işletmesi’nin Başmühendisi olan “Ömer” ile iyi dost olduğunu ve arada kendisiyle beraber keklik avına çıktıklarını da anlatıyor. Elektriğin günün belirli saatlerinde verildiğini, bu sebeble büyük zorluk yaşandığını da ekliyor.
Görev süresinin bitimine yakın, Belediye seçimlerinin yapıldığını da anlatan yazar, 1968’de bu sefer rahmetli Cemil Akgül’ün seçimleri kazandığını ve çok genç bir başkan olan Akgül ile çok iyi bir arkadaşlık kurduklarını, Akgül’ün Anadol marka otomobiliyle Tatvan’a gittiğini, Bitlis ve Tatvan’ı da böylece gördüğünü belirtiyor. Ve daha bu yazıya sığamayacak kadar çok anı, hatıra, yaşanmışlık ve öyküler….
Kitapta çok daha fazlasını bulabilmek mümkün… Hülasa, kendisi de 2007 yılında vefat eden insan sevdalısı yazarımız merhum İldeniz Kurtulan, Kurtalan’ın yakın tarihine ışık tutan böylesine değerli ve anlamlı bir eser bırakarak, kendisine minnettar olmamızı sağlamıştır. Kendisine Allah’tan rahmet diliyor ve bizlere bu eseri miras bıraktığı için kendisini minnetle yad ediyorum…
Kaynak: kurtalangazetesi.com