içinde

AğlamakAğlamak

Kimyasal Savaş Tehtitleri, Sağlık Personeli Kimyasal Savaş Travmalarında İlk ve Acil yardım

kimyasal
kimyasal

YouTube video

KİMYASAL VE BİYOLOJİK SAVAŞ AJANLARINA KARŞI KORUNMA VE TEDAVİ YÖNTEMLERİ
SAĞLIK PERSONELİ REHBERİ

T.C.
SAĞLIK BAKANLIĞI
TEMEL SAĞLIK HİZMETLERİ
GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
OCAK-1991-ANKARA

Sivil halk üzerinde oldukça büyük ve yıkıcı etkiye sahip olan kimyasal ve biyolojik silahlar insan, hayvan, bitki ve doğal çevrelerde uzun süreli tahribat yaratırlar. Bu tahribat sadece geniş alanlara da yayılabilir. Sonuçta özellikle insanlarda önemli bazı sağlık problemlerine yol açabilirler.

Buna karşın, bu silahlara karşı alınabilecek tedbirler ve ilk yardım girişimleri ile zararın en aza indirilmesi mümkün olmaktadır. Bunu sağlayabilmek için bazı özel araç ve gereçler geliştirilmekte ve bu konudaki çalışmalar sürdürülmektedir.

KİMYASAL SİLAHLAR
Genel Bilgiler

Kimyasal silahlar katı, gaz (buhar, aerosol) ve sıvı halde bulunan, kimyasal özellikleri ile canlı organizmaların hücrelerine etki ederek, kitleleri öldürücü, yaralayıcı ve kapasite azaltıcı etki gösteren kimyasal ajanlardır.

Bir saldırı sonrasında çevreye değişik koku yayılması, etrafta şüpheli yağ damlaları veya su birikintileri görülmesi, görmede bulanıklık hissi, ani baş ağrısı, öksürme, aksırma, burun akması veya burun kanamalarının görülmesi, göğüste ağrı, nefes almada zorluk, deride kızarıklık veya kabarcıklar, bulantı ve kusma kimyasal silah kullanılmış olabileceğini düşündüren bulgulardır.

KİMYASAL SAVAŞ AJANLARI
Kimyasal savaş ajanlarının özellikleri, korunma ve tedavi yöntemleri Tablo A’da özetlenmiştir. Kimyasal savaşta en çok kullanılan ajanlar ve özellikleri şunlardır:

1.SİNİR GAZLARI

Bu grup G ve V olmak üzere 2’ye ayrılır. G grubunda tabun,sarin,soman gazları, V grubunda ise Vx gazı bulunur. Bunlar en toksik kimyasal savaş ajanlarıdır. Gaz ya da sıvı halde bulunabilirler. Gaz halinde ise havada buharlaşarak solunum yolu ile, sıvı halde ise temasla veya elbiselerden geçerek deride bir tahribat yapmadan vücuda girer. Asetil kolin esteraz enzimini inhibe ederek kişinin sinir sistemini doğrudan etkiler ve hayati fonksiyonları felce uğratırlar. Özellikle baskın şeklinde kayıp verdirmek ve huzursuzluk yaratmak amacıyla kullanılır. Sinir ajanlarından sarin, normal şartlar altında ortamda 1-2 saat kalabilir.

İlk Yardım ve Tedavi
Spesifik antidotu ATROPİN’dir.

Bu gazlarla zehirlenmede ilk yapılacak şey içerisinde 2 mg. atropin sülfat+obidoximchloride bileşimi bulunan oto-enjektörler kullanılarak gerekirse elbise üzerinden vücuda enjekte edilmesidir. Zehirlenme belirtileri 15-30 dakika sonra kaybolmazsa ikinci ve üçüncü kere enjeksiyonlar tekrar edilebilir. Bu arada kişi 1 adet diazepam almalıdır.

Ağız kuruluğu ve dakikada 70-80 nabız, yeterli derecede atropin verildiğini gösterir.

Atropin uygulamaları sırasında, özellikle i.v.kullanımda, atropin zehirlenmelerine karşı dikkatli olunmalıdır. Zehirlenme belirtileri santral ve periferik sinirlere kombine etki ile oluşur. Santral etki öfori, halüsinasyonlar, anksiyete, huzursuzluk, eksitasyon ve deliriumdur. Ağır vakalarda ise koma ve solunum depresyonuna neden olabilir. Periferik etkiler ise; hızlı nabız, kuru ağız ve boğaz, kuru sıcak cilttir. Üriner retansiyon için gerekirse sonda takılmalıdır. Atropinin antidotu fizostigmindir ve 3×1/2 tablet verilir. Solunum oksijen ile desteklenmeli ve kullanılmaya hazır bir ambu cihazı bulundurulmalıdır.

Göze gaz bulaşmışsa göz bol su ile, tercihan serum fizyolojikle, yıkanarak temizlenmeli ve bir göz pomadı sürülerek (tercihen tetrasiklinli) kapatılmalıdır. Yine yüz ve vücudun açık yerlerinde bulunması muhtemel gaz bulaşığı bol su ile yıkanarak ya da dekontaminasyon havlusu ile temizlenmelidir. Su yoksa gaz bulaşığı olmayan bir kağıt ya da bez ile, kurutma kağıdı ile alıyor gibi, temizlenmelidir.

Koruyucu Tedbirler

Özel maske veya koruyucu giysiler kullanılmalıdır. Sığınağa ya da uygun şekilde çevreden izole edilmiş odaya girilmelidir. Saldırının yapılacağı kesin ise her 8 saatte bir koruyucu olarak pridostigmin tablet (30 mg.) alınmalıdır.

2.BOĞUCU GAZLAR

Bu grupta fosgen, difosgen, klor ve kloropikrin bulunmaktadır. Solunum yolu ile vücuda girerler. Alveoler kapiller premeabiliteyi artırarak, bu şekilde pulmoner gaz alışverişini etkileyip anoksi meydana getirirler. Alveollerdeki sıvı kaybı hemokonsantrasyona neden olur. Bu da anoksi ile birlikte kardiyak yetmezliğe kadar varabilir. Tıpkı su içerisinde boğulmak gibi ölüm meydana getirirler.

İlk Yardım ve Tedavi
Hasta mutlaka istirahat ettirilmeli ve sıcak tutulmalıdır. Steroidlerin hayat kurtarıcı etkileri vardır. Belirtilerin olup olmadığına bakılmaksızın maruz kalındıktan sonraki ilk 15 dakika içinde inhalasyon yoluyla steroid verilmelidir. İlk doz astımda kullanılanın 5 katı olmalıdır.Astım tedavisinde steroid inhalasyonu 2 sıkım yani 100 mikrogramken, bu durumda 10 sıkım yani 500 mikrogram inhale edilmeledir. 12 saat süreyle bu dozun yarısı, bundan sonraki 72 saatte ise standart astım dozu kullanılır. Sistemik steroidlere de bir an önce başlanmalıdır. Bu amaçla ilk gün 1000 mg., 2.-3. gün 800 mg.,  4.-5. gün 700 mg.,6.günden sonra mümkün olduğunca azaltılarak i.v.prednizolon verilmelidir. Mümkünse tedavi oksijen verilerek desteklenmelidir. Suni solunum kontrendikedir.

Koruyucu Tedbirler

Maske takılarak ya da emin sığınaklara girerek korunma sağlanabilir.

3.VEZİKAN GAZLAR (YAKICI GAZLAR)

Bunlar kükürtlü hardal, azotlu hardal, lewisit gibi arsenikli vezikanlar ile özellikleri ve etkileri diğer vezikanlardan farklı olan halojenli oximleri içerir. Bunlar güçlü alkilleyici ajanlardır. Hücrelerde en duyarlı hedef DNA olduğundan hardallar iyonize radyasyonu taklit eder. Sitostatik,mutojenik ve sitotoksik etkileri görülebildiğinden hemopoetik ve gastrointestinal sistemlerdeki aktif prolifere olan hücreler özellikle hassastır. Sinsi ve birikici etkileri vardır. Hardal gazı normal şartlarda ortamda 12-24 saat kalabilir.

İlk Yardım ve Tedavi

Spesifik antidotu BAL (Dimerkaprol)dur.

Hardal gazı ile zehirlenmede deri fuller toprağı ile dekontamine edilir. Gözler bol su ile (eğer varsa %2’lik sodyum bikarbonat ile) yıkanır. Etkilenmiş deri bölgeleri dimerkaprol merhem (BAL) sürüldükten sonra kuru elbiseler ile örtülür. İlk 30 dakikada i.v. sodyum thiosülfat 500 mg/kg dozda verilirse lezyonların ağırlığında azalma olur. En kısa sürede antibiyotik başlanmalıdır.

Arsenikli vezikanlarla zehirlenmede ek olarak spesifik BAL tedavisi yapılmalıdır. İntramusküler     olarak toplam 4 kez, 4 saat arayla 2.5 mg/kg, daha sonra ise vakanın durumuna göre günde 2 doz uygulanmalıdır.

Fosgen oxim ile zehirlenmelerde  nekrotik lezyonlar derin yanıklar gibi tedavi edilmelidir. Solunum yolları etkilendiğinde steroidler yararlı olabilir.

Koruyucu Tedbirler

Koruyucu özel giysiler giyilerek ve sığınaklara girerek korunma sağlanmalıdır.

4.KAN ZEHİRLEYİCİ GAZLAR

Bu grupta hidrojen siyanür, siyanojen klorid ve arsin bulunur. Bunlar daha ziyade gaz veya buhar olarak atılırlar. Vücut hücrelerinin kandaki oksijeni kullanmalarına engel olarak dolaşım ve solunum sistemini etkilerler. Çok kısa zamanda apne, bunu takip eden birkaç dakika içinde de kardiyovasküler kollaps gelişir. Normal şartlar altında bu gazlar ortamda 5-10 dakika kalabilir.

İlk Yardım ve Tedavi

Solunum durmuş ise suni solunum uygulanır. Suni solunum uygulanan kişi, zehirli ajanla kontamine olmamak için maske kullanmalıdır. Hasta hareket ettirilmez. 3-4 dakika ara ile 8 tane amil nitrit ampul kırılıp, maske içine serpilerek solutulur.

Koruyucu Tedbirler

Koruyucu özel giysiler giyilerek  ve sığınaklara girerek korunma sağlanmalıdır.

5.UYUŞTURUCU GAZLAR

LSD 25 ve benzilat bu grup içindeki gazlardandır. Geçici olarak fizyolojik (felç, körlük, sağırlık vb.) ve zihinsel (akıl hastalıkları) etki yaparak veya her iki etkiyi birden oluşturarak personeli görevini yapamayacak hale getiren kimyasal savaş maddeleridir. Sivil halka karşı kullanılması pek mümkün değildir, daha çok askerlere karşı kullanılır.

İlk Yardım ve Tedavi

Kusma, idrar ve ter dolayısıyla kaybedilen suyun yerine konabilmesi için sıvı içecekler verilir. Kişi loş bir odada, mümkünse tek başına bulundurulur. İ.v.veya i.m. 10-20 mg.diazepam ya da 200-400 i.v.sodyum amital uygulanabilir. Tedavinin amacı hastayı sakinleştirmektir. Genellikle 12 saatte spontan iyileşme görülür.

Koruyucu Tedbirler

Koruyucu maske ve deriyi korumak için özel elbiseler giyilir.

6.KUSTURUCU GAZLAR

Bu grupta difonil klorarsin, adamzit, difonil siyonarsin bulunur. Genel olarak ayaklanmaları ve kargaşalıkları bastırmada kullanıldığı gibi, zehirli gazların etkilerini arttırmak için de kullanılır.

İlk Yardım ve Tedavi

Kısa bir süre içinde etkiler tamamen ortadan kalkacağı için tedavi gerekli değildir. Biriken sekresyonları direne etmek, hastayı açık havaya çıkarmak gerekir.

Koruyucu Tedbirler

Koruyucu maske takılır ve sığınağa girilir.

7.GÖZ YAŞARTICI GAZLAR

Göz yaşartıcı gazların saf dışı edici etkileri az olduğundan daha çok ayaklanmaları bastırmak için kullanılırlar.

İlk Yardım ve Tedavi

Tedaviye gerek yoktur. Temiz havaya çıkınca, birkaç saat içinde belirtiler kaybolur.

Koruyucu Tedbirler

Koruyucu maske kullanılır.

Tablo A:Kimyasal Savaş Ajanlarının Özellikleri, İlk Yardım ve Korunma Yöntemleri
AJAN

ANTİDOT

KLİNİK

İLK YARDIM

KORUYUCU TEDBİRLER

SİNİR GAZLARI G AJANLARI

-TABUN

-SARİN

-SOMAN

-V AJANI

ATROPİN

Enjektabl

-Göğüste sıkışma,

-burun akması,

-Göz bebeklerinin nokta kadar küçülmesi,

-ağızdan salya akması,

-bulantı, kusma, aşırı terleme

-idrarını tutamama,

-sebepsiz sıçramalar,

-kaslarda seyirme,

-görüşte bulanıklık,

-denge bozukluğu,

-baş ağrısı,

-çırpınma, koma ve ölüm

-İçinde 2 mg.atropin sülfat+220 mg.obidoximchloride bulunan oto-enjektör.

-Diazepam tablet

-Koruyucu kıyafetler

-Saldırının kesinleştiği anda her 8 saatte bir adet pridostigmin tb. (30 mg.) su ile.

BOĞUCU GAZLAR

-FOSGEN

-DİFOSGEN

-Öksürük,

-burun ve boğazda tahriş, akıntı,

-solunumda güçlük,

-göğüste darlık,

-gözlerde yaşarma,

-dudaklarda morarma,

-baş ağrısı,

-bulantı, kusma

-şok ve ani ölüm

-Hastanın istirahati ve sıcak tutulması.

-Steroid inhalasyonu

-Sistemik steroid

-Sekonder enfeksiyon için antibiyotik

-Oksijen verilmesi

-Öksürük için kodein fosfat

-Maske

-Sığınak

YAKICI GAZLAR (vezikanlar)

BAL (Dimencaprol)

KÜKÜRTLÜ HARDAL VE AZOTLU HARDAL

-Gözlerde kızarıklık, sulanma, yanma, iltihap

-gözlerde ışığa karşı hassasiyet,

-göz kapaklarının şişmesi

-öksürük ve boğulma hali,

-boğaz ve nefes yollarında iltihaplanma,

-ciltte kızarıklıklar ve yanma,

-ciltte kabarcıklar, bulantı ve kusma.

-Deri için fuller toprağı,

-Gözler için bol su veya %2’lik sodyum bikarbonat

-Etkilenmiş deri bölgeleri  için dimercaprol merhem (BAL)

-İlk 30 dakikada sodyum thiosulfat 500 mg./kg.i.v.

-Antibiyotik

-Koruyucu özel kıyafetler

-Sığınak

ARSENİKLİ VEZİKANLAR

Kükürtlü hardallardan farkı, belirtilerin daha çabuk başlamasıdır.

Kükürtlü hardal vakalarında yapılacaklara ek olarak:

-Spesifik BAL tedavisi (lokal olarak göz ve deri merhemi: sistemik olarak 4 doz 4 saatte bir 2.5 mg/kg i.m.)

-Koruyucu özel kıyafetler

-Sığınak

PHOSGENE OXIME

-Deriye olan etkisi şiddetli ve anidir. Ağrı hızla şiddetlenir

-Gözler kontamine olmuşsa, şiddetli ağrı ve irritasyon gelişir

-Kornea lezyonları daimi körlüğe neden olabilir

-Solunum yolu etkilenirse ağrılı öksürük ve pulmoner ödem gelişir.

Hardal ve arsenikli gazlarda yapılacaklara ek olarak:

-Deri ve gözler için bol su eğer varsa %2’lik sodyum bikarbonat

-Solunum yolları etkilendiğinde steroidler

-Koruyucu özel kıyafetler

-Sığınak

KAN ZEHİRLEYİCİLER

-HİDROJEN SİYANÜR

-SİYANOJEN KLORİD

-ARSİN

-Burun ve boğazda tahribat,

-Öksürük,

-göğüste daralma ve boğulma hali,

-gözde tahriş ve yaşarma,

-baş ağrısı, baş dönmesi, göz kararması,

-bulantı ve kusma,

-solunumun artması,

-titreme,

-güç ve ağır solunum,

-koma ve ölüm

-Solunum durmuş ise suni solunum,

-Hastanın stabilizasyonu.

-3-4 dakika ara ile 8 adet amil nitrit ampulu maske içine serpilerek solutulur.

-Maske

-Sığınak

UYUŞTURUCU GAZLAR

-LSD 25

-BENZİLAT

-Erken dönemde bulantı, baş dönmesi, kusma, kabızlık ve idrar tutulmalı, şaşkınlık, uyuşukluk

-konfusyon

-delüzyon ve halusinasyonlar

-Sıvı içeçekler.

-Diazepam 10-20 mg. İ.v.-i.m.veya sodyum amital 200-400 mg.i.v.

-Koruyucu maske

-Deri için özel elbise

KUSTURUCU GAZLAR

-DİFONİL KLORARSİN

-ADAMZİT

-DİFONİL SİYONARSİN

-Burun ve boğazda tahriş,

-öksürme ve aksırma,

-boğazda ve nefes borusunda şiddetli acı,

-bulantı ve kusma,

-salya akması,

-şiddetli baş ağrısı

-Biriken sekresyon direnajı,

-Açık hava

-Maske

-Sığınak

GÖZ YAŞARTICI GAZLAR

–Şiddetli tahriş ve göz yaşı,

-üst solunum yolu ve cilt tahrişi,

-yanma ve kaşınma hissi

-Temiz hava.

-Maske

Kimyasal silahlar; içerdikleri kimsayal maddeler nedeniyle ölüm, yaralanma, geçici güç kaybı veya duyusal irritasyona neden olan, bomba ya da top gibi silahlardır. Kimyasal silahın etki mekanizması; vücuda deri yoluyla, elbise ve hatta koruyucu elbiseden geçerek etki etmesi, daha sonra ise; koruyucu maskeye nüfuz ederek ya da onu etkisizleştirerek, solunum sistemini korumasız bırakmaktır. Kimyasal silahlar etki sürelerine göre dirençli ve dirençli olmayan ajanlar olarak ikiye ayrılır. Dirençli olmayan ajanlar havada kolayca buharlaşırken, dirençli ajanlar çevrede haftalar, aylar hatta yıllarca kalabilir.  Kimyasal silahlar klinik etkilerine göre ise boğulmaya neden olan, sinir sistemine etkili, kana etkili, boğucu ve ciltte kabarmaya neden olan ajanlar olarak 4 gruba ayrılırlar. En sık bilinen kimyasal ajanlar;

Sinir sistemine etkili olan ajanlar: Sarin, tabun ve VX
Kan ajanları: Hidrojen siyanid, Arsin, Siyanojen Klorid
Boğucu ajanlar: Klorin ve fosgen
Yakıcı ajanlar: Hardal ve Lewisite gazı
Kimyasal Silahların Tarihçesi
Savaşların tarihine bakacak olursak aslında antik çağlardan itibaren kimyasal silahların kullanıldığını görüyoruz.

Antik çağda Spartalılar, Atinalıların kalesine yanan kömür, kükürt ve ziftin dumanını püskürtmüşler
M.Ö. 72 yılında Yunanlılar İspanyollara karşı reçine, kükürt, zift, neft yağı, kireç ve güherçile karışımının ateşini ve dumanını kullanmışlar
19. Y.Y. sonu- 20. Y.Y. başında modern inorganik ve organik kimyanın gelişmesi kimyasal savaşlara değişik boyutlar kazandırmış
15 Nisan 1915’te Almanlar, Belçika’da 150 ton klor gazı kullanmış (800 ölü, 15.000 zehirlenme vakası)
17 Temmuz 1917’de yine Belçika’da Almanlar hardal gazı kullanmış (20000 zehirlenme vakası)
1. Dünya Savaşı boyunca kimyasal saldırılardan dolayı 90000 ölüm, 1 milyonun üzerinde yaralanma görülmüş
1982-1988’ de İran-Irak Savaşında Hardal gazı-Sarin-Tabun kullanılmış (100.000 vaka, 25.000 ölüm)
Kimyasal saldırının belirtileri
Uçaktan yayılan veya çevrede alışılmamış duman ve sis görülmesi
Etrafta şüpheli yağ damlaları veya su birikintileri görülmesi
Ani baş ağrısı, öksürme, aksırma, burun akması veya kanamaların görülmesi
Görmede bulanıklık
Göğüste ağrı, nefes almada zorluk görülmesi
Deride kızarıklık veya kabarcıkların görülmesi
Bulantı ve kusma
Kimyasal Ajan Zehirlenmelerine Yaklaşım
Bir ortamda duman, değişik koku gibi bir durum sonrası toplu şekilde etkilenme (bayılma, yere düşme) varsa kitle imha silahları ya da kimyasal bir sızıntıdan (bazı kimya içerikli üretim yapan fabrikalarda da olabilir bu durum) şüphelenilmeli. Kitle imha silahları genelde havadan ağır olup bilinçli olarak insan boyu civarında havada asılı kalacak şekilde tasarlanır. Bundan dolayı yere yatmamalı, mümkünse en yakındaki bir binanın en üst katına (teras-dam) çıkılmalı. Yüksek bina yoksa rüzgara karşı koyarak uzaklaşmalıdır.

Bilinen kimsayal-biyolojik saldırı durumunda acil servisin tüm kapıları kilitlenir. Hastalar normal acil servis girişleri yerine, dekontaminasyon odasına alınıp dekontamine edilip öyle acil servis içerisine alınır. Kontamine bir hastanın direk acil servise girmesi acil servisi çalışanlarını da kontamine edeceğinden bu önlem oldukça önemli ve hayatidir. Ancak ülkemizde çoğu acil serviste dekontaminasyon odası yoktur. Olanlarda dahi nasıl kullanılacağına dair ve gerçekten böyle bir olayla karşılaşıldığında nasıl davranılacağına dair yeterli ve planlı bir pratik bilgi ve deneyim eksiliği söz konusudur. Bunu önlemenin tek yolu bu ve benzeri senaryolar için sık sık tatbikat yapmaktır.
Kimyasal ajanlarla temas eden hastaya yaklaşımda temel prensip önce kendini korumaktır. Kişisel korunma için iki yöntem izlenmelidir:

Yeterli derecede koruyucu giysi giyilmeli (koruyucu eldiven, gözlük, tulum, maske, bot)
Yaralının tamamen dekontamine olduğundan emin olunmalı
Gerek hasta gerekse sağlık çalışanlarının dekontaminasyonunda bol su ve sabun kullanımı en temel yöntemdir. Yaralıların hastaneye girişinde basınçlı bol su altında yıkanarak soyulduktan, tüm giyecekleri, yıkama sularının etrafı ve kişileri kontamine etmesi önlendikten sonra acil servise taşınması gerekir. Alan temizliği için kireç, kireç kaymağı, sodyum hipoklorit, kalsiyum hipoklorit (klorlu kireç), sodyum karbonat (çamaşır sodası), bol sabun ve deterjan bulundurulmalıdır.

Sinir Ajanları (Kolinesteraz inhibitörleri – Sarin, Tarun, VR ve VX)
Sinir ajanlarının prototipi sarindir. Bu organofosfat esterleri genellikle renksiz, ve tatsızdır. Sarin gazi muz kokusundadır. Deride irritasyon yapmazlar. Bu ajanlar sıvı, buhar ve sprey şeklinde olduklarından cilt, göz ve akciğerler yoluyla zehirlenme gerçekleşebilir.
Sinir ajanları asetilkolin esterazı  inhibe ederek etki gösterir. Sinir ajanları kolinerjik aktivite artması sonucu ciddi sekresyon artışına neden olurlar. Cilt temasında ilk olarak kas seğirmeleri görülür.                  g-aminobutirik asit (GABA) bloğuna bağlı nöbetler görülebilir. Bu ajanlar çizgili kaslarda sinir iletimini engelleyerek solunum yetmezliğine neden olur. Sinir ajanları ayrıca kalpte negatif inotrop etki göstererek kalp hızını düşürür.
Kolinerjik etkiler şu iki mnemonik sayesinde akılda tutulabilir:

SLUDGE/BBB –Salivasyon, Lakrimasyon, Urinasyon, Defekasyon, Gastrik bulantı, Bronkore, Bronkospazm,  Bradikardi
DUMBELS – Defekasyon, Urinasyon, Miyozis, , Bronkore/Bronkospazm/Bradikardi, Emezis, Lakrimasyon, Salivasyon
Sinir ajanları zehirlenmelerinde semptomlar 1-10 dk içinde başlar. Ancak eğer sıvı ajan ile temas edilirse semptomların görülmesi 30 dakikaya kadar uzayabilir.

Eğer sinir ajanlarıyla temas edilirse:

Etkilenen alan terk edilmeli ve temiz havaya çıkılmalı
Sinir gazları havadan ağır olduğundan yere yatılmamalı ve yer seviyesinden daha alçak alanlara girilmemeli
Ağız ve burun ıslak bir bezle kapatılmalı
Patlama alanından çıkana kadar nefes tutulmaya çalışılmalı. Eğer tutulamıyorsa oldukça sığ nefes alınmalı
Gaz maskeleri yanlış kullanımı ölümcül olabildiğinden eğitim almamış kişilerce kullanılmamalı
Etkilenen alandan uzaklaştıktan sonra tüm elbiseler ve aksesuarlar çıkarılmalı ve plastik bir poşete konulmalı
En kısa sürede su ve sabunla duş alınmalı
Gözler su ile 5-10 dakika yıkanmalı
Çamaşırlar, çamaşır suyu ile yıkanmalı
Medikal Dekontaminasyon
Sinir ajanlarının dekontaminasyonu için topikal ajanlardan faydalı olabilir. FDA tarafından onaylanan Reaktive Skin Decontamination Lotion (RSDL) saniyeler içerisinde etki ederek dekontaminasyona yardımcı olabilir.

Tedavi
Tedavinin amacı artmış asetilkolini antagonize etmek, antikolinesteraz enziminin fonksiyonunu artırmak, nöbet ve solunum yetmezliği gibi komplikasyonları tedavi etmektir.

Atropin
Atropin, asetilkolinin muskarinik reseptörlerdeki antikolinerjik etkisini antagonize eder. Atropinin periferik nöromuskuler yanıta etkisi çok azdır. Atropin kan-beyin bariyerini geçecek dozda verilmelidir. Başlangıç dozu 2-4 mg ve mümkünse intravenöz (İV) olmalıdır. Ancak bir kaos ortamında intramusküler (İM) vermek daha pratik olabilir. Atropin, muskarinik semptomlar kaybolana kadar her 5-10 dakikada bir 2mg IM verilebilir. Sinir ajanları zehirlenmesinde maksimal doz yoktur.

Pralidoksim
Nikotinik semptomlar atropin ile geri döndürülemez. Pralidoksim (2-PAM) bir kolinesteraz reaktivatörüdür. Pralidoksimin erişkin dozu, 1-2 gramdır. Başvurudan 5 dakika içinde 30 dakikada IV infüzyon olarak verilmesi önerilir. 40 kg altındaki çocuklarda ise 20-50 mg/kg (tek seferde yapılacak maksimum doz 2 gr) dozunda verilmelidir. Eğer güçsüzlük gerilemezse ya da 20-60 dakika sonra tekrar görülürse doz tekrarlanmalıdır. Ciddi zehirlenme bulguları olan hastalarda (mental durum değişikliği, koma, nöbet, solunum depresyonu veya ciddi kas güçsüzlüğü) erişkinlerde 8 mg/kg/saat, çocuklarda 10-20 mg/kg/saat infüzyon faydalı olabilir. Kaos ortamında IV yola erişmek zor olabileceğinden pralidoksimi quadriseps gibi geniş bir kastan IM yapmak daha pratik olabilir. Pralidoksimin ayrıca otoenjektör formları da mevcut olduğundan sahada bu kitler kullanılabilir.
Destek tedavi
Hastanın hava yolu güvencesi sağlanmalı
Endotrakeal sekresyonlar temizlenmeli
Solunum yetmezliğinde gerekirse ventilatör desteği verilmeli
Kardiyovasküler şok tedavi edilmeli
Nöbetler tedavi edilmeli. Sinir ajanları dirençli nöbetlere neden olabilse de bu nöbetler benzodiazepinlere yanıt verir. Başlangıçta 5-10 mg diazepam IV olarak verilmesi ve 10-20 dakikada aynı dozu tekrar verilmesi önerilir. Ancak sahadaki kargaşada IV yol bulunamazsa, diazepam 5-10 mg IM olarak verilebilir
Kan Ajanları (Hidrojen Siyanid, Arsin, Siyanojen Klorid)
Kan ajanları vücuda yayıldıktan sonra kan transpotunu engeller. Kan ajanların prototipi hidrojen  siyaniddir. Hidrojen Cyanidesiyanid ve arsin renksizdir. Hidrojen siyanid badem, arsin ise sarımsak gibi kokar. Gaz ya da sıvı şeklinde olabilirler. Hidrojensiyanid, havadan daha hafif olduğundan açık havada kısa sürede dağılır. Bu ajanlar, mitokondride sitokrom oksidazdaki Fe+3 ile reaksiyona girerek hücresel solunumu baskılar. Bunun sonucunda sitotoksik hipoksi ve laktik asidoz gelişir.
Siyanid teması sonrası etkiler hızlı başlar. Göz, burun ve hava yollarında irritasyon görülür. Kapiller kanda oksijenin dokulara verilememesinden dolayı ciltte kızarıklık görülür. Hızlı solunum, baş ağrısı ve taşikardi takip eder. Bundan sonra bulantı, kusma, kas güçsüzlüğü ve titreme görülür. Ciddi zehirlenmelerde ARDS, oksijen azalmasına bağlı mavi cilt, respiratuar ve kardiyak arrest sonucu ölüm görülür.
Arsin zehirlenmesinde kırmızı göz, nefeste sarımsak kokusu ve baş ağrısı görülür. Arsin, hemoglobine bağlanarak hemolitik anemiye neden olur ve arsin zehirlenmesinin klasik semptomu hemoliz, karın ağrısı ve hematüri görülür. 24 saat içerisinde sarılık ve methemoglobinemiye bağlı ciltte pigmentasyon gelişir. Ölüm genellikle böbrek yetmezliğinden olur. Hemoglobin-arsin kompleksi diyalizle atılamaz.

Kan ajanlarıyla temas edildiğinde;

Etkilenen alan terk edilmeli ve temiz havaya çıkılmalı
Ağız ve burun ıslak bir bezle kapatılmalı
Elbiseler çıkarılmalı ve ağzı kapalı bir torbaya konulmalı
En kısa sürede su ve sabunla duş alınmalı
Gözler su ile 5-10 dakika yıkanmalı
Tedavi
Ciddi siyanid toksisitesinde ölüm genellikle 8 dakika içinde görülür. Siyanid toksisitesininde sodyum nitrit ve sodyum tiyosülfat iki ana antidottur.

Sodyum nitrit, eğer hastanın bilinci açıksa genellikle gerekmez. Nitrit öncelikle IV olarak tercih edilir. 300 mg sodyum nitrit 5-15 dakikada kan basıncı monitörizasyonu ile verilmelidir. 30 dakika sonra 150 mg tekrarlanır. Antidot gerektiğinde ve IV yol mevcut değilse nitrit ampul (0,3 mL) kırılarak dakikada 30 saniye olmak üzere 3 dakika solutulur. (5 ampule kadar çıkılabilir) Nitrit, methemoglobine dönüşerek siyanid ile birleşir ve siyanomethemoglobin oluşturur. Bu reaksiyon sitokrom oksidazı serbest bırakır.
Sodyum tiyosülfat, nispeten daha az toksik olan tiyosiyanat bileşimine dönüşerek etki gösterir. Tiyosülfat, nitrit tedavisinden sonra hızlıca verilmelidir. 12,5 g sodyum tiyosülfat yavaş IV puşe şeklinde verilmelidir.

Dikobalt edetate (kobalt EDTA veya kelosiyanor) ve hidroksikobalamin de siyanid toksisitesinde kullanılabilir.

Arsin zehirlenmesinin ise spesifik antidotu yoktur. Arsin zehirlemesinde böbrek yetmezliği gelişen hastalarda diyaliz, ciddi hemolizi olan hastalarda exchance transfüzyon, hem pigment nefropatisinde diürez gibi destek tedavi uygulanır. Ancak diyaliz arsini vücuttan uzaklaştırmada başarılı değildir.

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

GIPHY Uygulama Anahtarı ayarlanmadı. Lütfen ayarlar'yi kontrol edin

Almanya’nın Yılın Doktoru TÜRK DOKTOR Dr. Dilek Gürsoy !

Kırgız-Türk Dostluk Devlet Hastanesi için 60 Sağlık Personeli Kırgızistan’a Gitti !